27 Ağustos 2011 Cumartesi

İyyâke na'budu ve iyyâke nasta'în

Hakan Albayrak'ın yıllar öncesinde yazdığı bir yazı var. Yani 6 Eylül 2005'te yayınlanmış. Geçtiğimiz aylarda piyasaya çıkan Meleklerle Omuz Omuza adlı kitabında da yer alıyor bu yazı.

Bahsettiği videoyu bilme ihtimaliniz yüksek. Yine de önce yazıyı okuyup sonra videoyu tekrar seyretmekte fayda var...

------

Kâbe İmamları Hatim Seti.
Şeyh Suûd İbrahim eş-Şureym ve Şeyh Abdurrahman es-Sudeys.
Birinci kaset.
İmamlardan biri Fatiha’yı okurken “iyyake na’budu ve iyyake nasta’în”de takılıp kalıyor.
Yutkunuyor, bir daha yutkunuyor, sonra hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlıyor.
“İyyake na’budu ve iyyake nasta’în” deyip geçemiyor bir türlü.
Bir daha deniyor…
Bir daha…
Bir daha…
Tam 10 defa.
Her defasında yutkunuyor, hıçkırıyor, ağlıyor.
Bu, sorumluluk bilinci olsa gerek.
Ve sorumluluğu yerine getirememe endişesi.
“İyyake na’budu ve iyyake nasta’în”; yani “ancak sana kulluk eder, ancak senden yardım
dileriz”.
Bu büyük bir sözdür.
Kâbe imamı bu büyük sözün altında ezilecek gibi oluyor, fakat 11’inci denemede toparlanarak Fatiha’ya devam edebiliyor.

***

Belki de, Alemlerin Rabbi, Rahman ve Rahîm, Hesap Günü’nün Sahibi olan Allah’tan başka kimseye secde etmek zorunda olmadığını bir kere daha derinden idrak etmenin verdiği sevinçti onu ağlatan.
Belki de putlar arası dengeleri gözetmek zorunda olmadığına, “Allah” deyip geçebileceğine seviniyordu.
Yalancı dünyanın yalancı dengelerini iplemeyebileceğine seviniyordu.
Son sözü nankör insan oğlunun değil Rahmân ve Rahîm Allah’ın söyleyeceğine seviniyordu.
Evet, evet; sanırım sevinçten ağlıyordu.




1 yorum:

Faruk Özcan dedi ki...

Kabe imamı ki Allah aşkından gözyaşı döktü. Biz zulüm içinde gözyaşı döken kardeşlerimizi dahi görmüyoruz. Ağla(n)ması gereken birileri varsa onlarda bizleriz aslında kendi halimiz için. Rabbim yardımcımız olsun. Paylaştığınız için teşekkür ederim.