28 Ocak 2011 Cuma

Horoz

I
Mahallemizde
Kan dökücü, sadist bir horoz var.
Her sabah mahalle tavuklarının tüylerini yolar,
Onları gagalar, kovalar, üstüne çıkar,
Sonra da terk eder.
Civcivlerin adlarını bile anmaz...

II
Mahallemizde
Tan ağarırken bağıran bir horoz var.
Güçlü samson gibi
Salar kızıl sakalını.
Gece gündüz tepemize biner
Aramızda nutuk çeker
Aramızda marş okur
Aramızda pezoluk eder
Tekdir o, ölümsüzdür.
İktidar sahibi, zorbadır o.

III
Mahallemizde
Zalim, faşist, nazi kafalı
Bir horoz var işte.
Tankla çaldı iktidarı.
Pençesini özgürlüğe ve özgürlükçülere uzattı.
Bir vatanı ilga etti.
Bir halkı ilga etti.
Bir dili ilga etti.
Tarihin getirdiklerini ilga etti,
Çocukların doğumlarını ilga etti.
Çiçeklerin adlarını ilga etti.

IV
Mahallemizde
Milli bayramlarda general elbisesi giyen
Bir ırkı yiyen
İçen
Sarhoş eden
Tenlerden oluşmuş gemilere binen
Ve hayaller ordusunu yenen
Bir horoz var.

26 Ocak 2011 Çarşamba

Alengirli Şiir

Ben seni severim sevmesine de toplum buna hazır değil
Nükleer denemeler kyoto sözleşmesi küresel ısınma falan.
Belki sen çok küçüksün belki benim ruhum ölü
Biraz Nietzsche biraz Kant kafan karışmış belki
Parliamanet'i de bozdular tutunacak dalımız mı kaldı?
Pavyonda tanıdığım bilge bir pezevenk vardı!
Kötü kitaplar okumak kötü yaşamak gibidir derdi.
İyi kitaplar okudum bir boka yaramadı..

Ben seni severim aslında da düzenim bozulur diye korkuyorum
Durduk yere başımıza saçma sapan bir aşk çıkar
Sinemaya gitmeye ele ele tutuşmaya falan kalkarız
İşin yoksa çiçek al,saç tara, parfüm sık.
Küsmesi,barışması,ayılması,bayılması
Hatta eninde sonunda kaçınılmaz ayrılması
Meyhanede tanıdığım gerzek bir filozof vardı!
Güzel kadınlar insanın ömrünü uzatır derdi.
Bir sürü güzel kadın girdi hayatıma
Hepsi ağzıma sıçtı..


Ben seni severim belki de rabbim buna hazır değil.
Her şeyin güzelini sever o ideal birliktelikler ister
Seninle benim yan yana oturacağımız çekyata
Ne ilahi adalet sığar ne de diyalektik..
İçime çöreklenmiş sığ bir sığır var benim.
Ben seni severim sevmesine de
İş çıkarmasana şimdi ne gerek var güzelim..

Geç gelen düzeltme: Sayfada Ah Muhsin Ünlü ismiyle ve fotoğrafıyla yayınlanan iş bu şiir, aslında Ali Lidar adındaki kişiye ait imiş. İnternetin getirdiği tereddütler ıhm.. pardon yanlışlıklar işte. Her neyse. Güzel şiir ama, değil mi?

10 Ocak 2011 Pazartesi

Bir güzel an


1 Ocak 2011 – Şimdi Eminönü.

Kadıköy’de geçirdiğim çok güzel bir saatten sonra Eminönü vapuruna bindim. Üst kattayım. Martılar da vapurla birlikte harekete geçmeye hazırlanıyorlar. Bulunduğum yerden Kadıköy’e bir göz atıyorum, her zamankinden daha güzel artık. Ve vapur, kendisini bekleyen martıları da alarak yola çıkıyor. Her biri, sanki yolcusuymuş gibi, bizim gibi, peşini bırakmıyorlar vapurun. Sonra Boğaz da görünmeye başlıyor, önce Kız Kulesi. Bob Dylan çalıyor bir yandan; “Things Have Changed”. Bitmesin dediğim anlar o kadar hızlı geçiyor ki… Mutluluğumun her zerresini İstanbul’la paylaşıyorum.

Vapur kıyıya yanaşıyor, önce martıları, sonra bizi ulaştırıyor gitmek istediğimiz yere. Müzik devam ediyor hala, kulaklığı çıkarmak üzereyim. Çıkardığım zaman ben de karışacağım insanlığın arasına. Elimi uzatıyorum...