25 Aralık 2010 Cumartesi

Hoşgeldin insanlığın vicdanı (2)

http://www.eshaber.tv/hosgeldin-insanligin-vicdani-2-makale,100.html

Başlarken bir alıntı yapmak istiyorum:

Yarın ve sonraki günlerde başımıza nelerin geleceğini bilmiyorum. Ama yeni bir dünyanın şekillenmekte olduğunu ve "Gazze'ye Özgürlük Filosu"nun bu sürece önemli bir katkı teşkil ettiğini, Cenâb-ı Hakk'ın bizi büyük bir devrimde enstrüman olarak kullandığını iliklerime kadar hissediyorum. Filistin'in meşru başbakanı İsmail Heniye'nin dediği gibi: "Gemiler Gazze limanına ulaşsa da ulaşmasa da kazandık."
Hakan Albayrak/31 Mayıs 2010

Köşesinden böyle seslenmişti bizlere Hakan abimiz. Olacaklardan haberi yoktu daha. İsrail’in gerçekleştirdiği hukuksuz saldırıdan önce yazmıştı bunu.

Saldırıdan sonra şehit haberlerini aldığımızda da en çok onun için korkmuştuk zaten. Onun gibi fikirlerimizin inşasında yeri çok büyük olan bir kişiyi bu kadar erken kaybetmek (böyle bir yolda olsa da) zor gelirdi bize. Neyse ki Allah dokuz abimizi/kardeşimizi şehitlikle ödüllendirirken, Hakan Albayrak’ı da bizlere bağışladı.

Asıl değinmek istediğim Hakan Albayrak’ın kendisinden çok, yazdığı bu paragraf aslında. Bu paragraf, gemidekilerin o anlarda neler hissettiklerini çok iyi özetliyor bence. O insanlar savaşmaya veya şov yapmaya değil, dünyada var olan yanlış bir düzeni değiştirmeye gittiler oraya. Güçlüler ne yaparsa yapsın, zayıflar ses çıkarmıyordu, buna isyan olarak gittiler. Başarıp başaramadıkları, bu girişimin işe yarayıp yaramadığı konusunda farklı fikirler beyan edilebilir ama onların Hz. İbrahim’e ağzında su taşıyan kuş misali Gazze’ye yardım taşıdıklarını, en azından saflarının belli olduğunu kimse inkar edemez.

*

Bunu üzülerek söylüyorum ki, gönlü Filistin’den yana olan ve gerçek anlamda vicdan sahibi olan insanlar dışında bu katliam çabuk unutuldu. Tabiî ki her gündem maddesinin gündemde sonsuza kadar kalması beklenemez, ama eğer bir yerde insanlık krizi yaşanıyorsa, orası insanlığın gündeminden düşmemeli hiçbir zaman. Afrika gibi, Doğu Türkistan gibi ve tabi ki Gazze gibi.

Bu dikkati sürekli olarak sağlamanın yolu nedir emin değilim ama Mavi Marmara’nın gidişi gibi dönüşünün de Filistin’e dikkat çekme konusunda faydası olacağını düşünüyorum. Sonuçta dikkat çekmenin yolu sadece savaşmak, şehitler vermek değildir/olmamalıdır. Yaşadığımız yüzyılda, bu rahatlıkla iletişim kurabileceğimiz çağda silahları konuşturmak düpedüz acizliktir.

Yarın Mavi Marmara’yı karşılarken ben bu düşüncelerle orada olacağım inşallah. Filistin’e bir nebze dikkat çekmek, bir insanlık krizinin son bulmasını, oradaki kardeşlerimizin rahata kavuşmasını sağlamak için.

Benim elimden gelen bu. Bana en mantıklı ve akla yatkın gelen yöntem de bu. Silah tutamam, gidip İsrail askerlerini öldüremem. Zaten silahları da sevmem. Konuşarak, gerekirse tartışarak her şeyin sonuçlanabileceğini düşünüyorum, bunu kabul etmeyenlerin düşünce yapısının nasıl işlediğini de çok merak ediyorum.

İnşallah İsrail de benim gibi binlerce ve hatta sayısını hiçbir zaman tam olarak bilemeyeceğimiz sivil insanın düşüncelerine ortak olabilir bir gün ve uyguladığı korsanlık politikasından vazgeçer. Ve inşallah bizim de bunların gerçekleşmesinde bir nebze payımız olur.

*

Hanzala bize yüzünü dönene kadar Filistin’in yanında olacağız. Ben de sırf bir gelişme veya etkinlik olduğu zamanlar değil, bunun dışındaki zamanlarda da Filistin’e değinmeye çalışacağım.

Hiç yorum yok: