11 Haziran 2011 Cumartesi

Her yıl sandık geliyor önümüze, bir çaresini bulsak?


Henüz 9 ay önce kurulmuştu sandıklar önümüze, şimdi tekrar, tam 9 ay sonra aynı gün sandığa gideceğiz. Bu sefer genel seçim için. İlk kez genel seçimlerde oy kullanacağım.

Devlet tarafından reşit sayılmadığım yıllarda hep oy kullanmayı düşlerdim. O yıldan beri her sene bir seçim oluyor. Şimdiden bıktım vallahi. Sanırım 2012'de de cumhurbaşkanlığı seçimi olacak. anlaşılan kurtuluş yok bize.

2007 genel seçimini hatırlıyorum. Oy kullanamayacak olmama rağmen epey heyecanlıydım. Çünkü artık görüşlerimin nasıl da aşağılandığını fark etmeye başlamıştım. Onlara kalsa kendileri çok akıllı, ben aptaldım. Beni babamla aynı partiye oy vermekle suçlayanlar (?) dedeleriyle aynı partiye oy veriyorlardı o zamanlar. Şimdi de öyleler muhtemelen. Ne değişti?

Her iki kişiden birinin "göbeğini kaşıyan adam" olması ise iyiden iyiye sinirlendirmişti onları. Şimdi resmen baş derdimiz halini alan Kemalizm de bu süreçte tavan yaptı zaten. Kemalizm, gücünü tahammülsüzlükten ve hatta bilgisizlikten alarak kartopu misali büyüdü, büyüdü.

Ne diyorduk, ilk kez genel seçimlerde oy kullanacağım. Bu yıl seçim atmosferini önceki seferlerde olduğu kadar hissedemedik. Aday listeleri bile gecikti. Artık sandık kurup kaldırmaktan bıktı ülke sanırım. Aday adaylığı sürecinde farklı pozisyonumla bazı maceralar yaşamakla birlikte, sonrasında sıradan bir vatandaş gibi uzaktan seyrettim seçim ortamını. Birçok lider geldi miting için, gitmedim hiç birine. Sadece Devlet Bahçeli'yi stand-up niyetine izlemeye gidecektim ama o da şehrimize teşrif etmedi maalesef...

Eskişehir'de renkli bir seçim atmosferi var. En büyük kaynağı da bana kalırsa Ahmet Abi. İnci Sözlük adayı Tekel Savaşçısı Ahmet Abi, barajı zorlayacak gibi geliyor bana. Neden olmasın? Burası ilginç bir şehir. Ak Parti'de ise Nabi Avcı'nın adaylığı memnun ediyor beni. Geleceğin iletişimcisi olarak yaşadığım şehirden iletişim profesörü bir milletvekili çıkacak olmasını olumlu karşılıyorum. Bu alandaki faydalarını da göreceğiz inşallah. Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'le de seviyeli bir pozisyonda olacağını umuyorum. Seleflerinden Murat Mercan gibi partisini ve kendisini rezil etmeyecektir.

Açıkcası oyumun rengi şu güne kadar belli değildi. Oy kullanmama planım da vardı hatta. Evet, hiçbir siyasi parti tam olarak fikirlerimi savunamıyor. Bu da imkansız zaten. Bunun olması için her birey kendi partisini kurmalı belki de. En azından bu konu üzerine düşünenler olarak. Ama fikirlerini kendime yakın bulduğum, Numan Kurtulmuş'un başkanlığını yaptığı Has Parti idi. Mart ayında kendisiyle tanışmamız vesilesiyle bu işten anladığına kanaat getirdim. Ama mevcut haliyle onaylamadığım seçim barajı nedeniyle üzülerek meclise giremeyeceklerini düşünüyorum. Şimdi "herkes böyle düşündüğü için barajı geçemiyor" edebiyatı yapmanın lüzumu yok. Has Parti hem çok yeni, hem de görünüş itibariyle elit bir parti. Elitten kastım halka üstten bakan değil; eğitimli, kültürlü, insanlara ve fikirlere karşı anlayışlı ve hoşgörülü bir oluşum Has Parti. Ama halka sunacakları, CHP'den pek farklı değil. Yine de bir oyu hak ediyorlar, eğer ki kritik süreçte olmasak...

Kendisine oyumla destek veremesem de dualarımla destek verdiğim bir bağımsız aday var; Aynur Bayram. Ankara 2. bölgeden aday olan Aynur Hanım, başörtüsüyle seçilebilmesi en mümkün görünen milletvekili adayı. Sarı basın kartı olmasına rağmen meclise alınmayan Aynur Bayram, meclise bu kez milletvekili olarak girmek için çaba gösteriyor. Sanırım binlerce aday arasında düşünmeden oy vereceğim tek kişi kendisi olurdu ama kendisiyle aynı seçim bölgesinde değiliz malesef. Ankara 2. bölgedeki seçmenlerden kendisini desteklemelerini rica ediyorum bu yüzden.

CHP ve MHP artık klasikleşmiş "loser" psikolojisiyle hareket ettiler seçim dönemi boyunca. Muhalefet olmayı kendilerine hedef koydular. Seçime saatler kala MHP'nin barajı aşma ihtimali bile kesin değil. Halktan aldıkları mesajları güzelce yorumlamaları gerekecek. CHP bir ileri iki geri devam ettiği değişim çalışmalarını daha sağlam temellere oturtmalı. Yalan yanlış bilgilerle halkı ikna etmeye çalışmamalı.

BDP'nin "sivillik" çıkışını başta olumlu karşılamıştım. Sivil cuma namazı çıkışı güzeldi bir nebze. Fakat son günlerde çıkan Kürtçe ezan ve Cuma namazıyla dalga geçen BDP'liler, bu partiye olan güvenimi tamamen aşağıya çekti.

Diğer yanda daha marjinal partiler var. SP artık geleneğe hapsolmuş vaziyette. BBP küçük çıkışlar yapıyor ama MHP ve Ak Parti arasında paylaşılan oylardan onlara sıra gelmiyor. DP statükonun kalesi haline gelmiş durumda. Diğer partiler kendi yağında kavruluyor vaziyette. Bazılarının neden var olduğu konusunda en ufak bir fikrim bile yok hatta.

Bunca kelam etmeme rağmen aslında çok da umursamıyorum bütün bunları. Kazananı belli bir seçime giriyoruz. Sadece yeni anayasayı yapabilecek çoğunlukta bir oy çıkacak mı Ak Parti'ye, bunu merak ediyorum. Farklı hayaller kuranlar da yarın bu saatlerde bana ve alakalı-alakasız bir çok kişiye küfretmekle meşgul olacaklar. Bir kısmını şu anda Twitter üzerinden takip ediyorum. Erken başlamışlar hakaretler yağdırmaya. Hiç gerek yok böyle şeylere... Allah hepimize birer beyin ve akıl vermiş, hepimiz bunu kullanarak bazı tercihler yapıyoruz. Tercihlerimizin farklılığı bizi birbirimize düşman edecekse, o beyinleri çöp kutusuna atmak en mantıklısı.

Şu kazansın- bu kaybetsin dileklerimden çok, sağlıklı bir seçim olması temennilerim var yarın için. Sabah uyanacağım, göbeğimi kaşıyacağım, kafama bidonu geçirip dağ başındaki okula gidip oyumu kullanacağım. Vatana millete hayırlı uğurlu olsun. Allah utandırmasın, seçtiğimiz insanlar sözlerinden dönüp bizleri temsil ettikleri gerçeğini unutmasınlar. Diğer türlü ahirette iki elimiz yakalarında olacak. Siyaset zor iş, vesselam...

Not: Üstteki fotoğraf 2007 seçimlerine ait İstanbul 2. Bölge oy pusulasıdır. 2007 seçimlerinin en uzun oy pusulası oluyor kendisi.

Hiç yorum yok: